2 Mayıs 2013 Perşembe

ŞİDDET PAYLAŞILMAZ! (çünkü paylaşılırsa büyür!)

NOT: Sadece 3 adet idam sehpası üzerindeki kadın fotoğrafının altındaki yazıyı paylaşıyorum!           
          
           Hani derler ya "acılar paylaşılırsa azalır, sevinçler paylaşılırsa çoğalır" diye.. Peki şiddet paylaşılırsa ne olur? Hiç düşündünüz mü? Şiddet illaki insanın ağzını burnunu kırmak, dövmek değildir. Orantısız yapılan ve düşünce süzgecinden geçmeyen aklınıza ne geliyorsa şiddet sınıfına rahatlıkla sokabilirsiniz. Ben bir örnek yaşadığım için size olayı anlatacağım. 
          Sosyal paylaşım sitelerinde orantısızlığı düşünülmeden "kopyala-yapıştır" veya "paylaş" seçenekli bir sürü görsel dolaşmaktadır. Neyin ne kadarını paylaşmamız gerektiği, paylaştığımızın çevremize, insanlara etkisinin ne olacağı, paylaşırsam kimlere hizmet etmiş, ekmeğine yağ sürmüş olacağımı, kimlerin bu görsellerden daha fazla etkilenip, şiddeti ölüme kadar vardırabileceğini hiç düşünmeksizin, gözümüz kapalı, bir tık ile hesen payşaşıveriyoruz! Hem de kolayca! Zahmetsiz! Sanıyoruz ki böylelikle insanlığa çok büyük bir yararımız oldu. İnsanlığı bir nevi kurtardığımı sanıyoruz! Büyük kolaylık değil mi? Oldum olası kolay elde edilenden işkillenirim. Bu yüzden sosyal ağlarda mümkün olduğunca dikkatliyimdir, zor beğenir ve zor paylaşırım. Bir şeyleri iyiye güzele çevirmenin bu kadar basit olmadığını biliyorum. Sosyal paylaşım ağları kuruluş amacı "ohh ne ala!" değildir. Güzellik ve iyiliğe ulaşmak bu kadar basit olmamalı ve olamaz da.. O kadar kirlilik arasında güzeli-iyiyi bulmak biraz zor ve uğraştırıcıdır. Zaman alır. Zurnanın zırt dediği yerde burasıdır. Çağımız insanının zamanı yok, irdelemek, ayıklamak için.. O sadece tık'mlayıveriyor ve zannınca dünyayı hoop diye kurtarıveriyor! Bir tık yetiyor mu? İlk okuyuşta - Aaaa bak bu çok ulvi bir amaca hizmet ediyor, deyip, ince elemeden, sık dokumadan gözü kapalı paylaştıklarımızın bize nasıl bir vebal yüklediğini bilemeyiz ki.. Sonradan pişman olmak da (gerçi pişman olmaya vakitleride yok) yeterli gelmez. Çünkü iş işten geçmiş, o görsel (yazı+resim) bir virüs gibi yayılmıştır. Böyle bir durumda yakınlarımızı, çocuklarımızı, gençleri, savunmasız insanları nasıl korumalıyız? Hayır bu paylaşımlar legal gibi görünse de içeriği bayağı iğreti ve yıkıcı olabilmektedir.
           Örnek vereyim. Facebook arkadaşlarımdan biri, kara çarşaf içinde boğazına ip geçirilmiş, idam sehpası üzerinde 3-4 kare çarşaflı bir kadın fotoğrafının altına küçük yaşta bu kızın tecavüze uğramış olduğu, tecavüze uğrayan bir şekilde suçlu (hangi ülke belli değil, o ülkenin namusunun kurtulması için) bulunmuş ve idam ediliyor. Haber vurucu ve uyandırıcı bir etkiye sahip. (burada bir parantez açayım, bu haberin belki de İslam dinini iyice aşağılamak ve yok etmek için malum odaklarca uydurulmuş, dezenfarmasyon içerikli propaganda içeriyor da olabilir!) Ancak hangi Ülkede olduğu ve olayın aslı nedir pek bilinmiyor. Biri çıkmış böyle bir derleme vari iki satır yazı-üç resim ile bir şey yapmış ve bunu facebook da paylaşmış. Ancak kadının idamı esnasındaki fotoğrafları ise çok can yakıcı ve yaralayıcı bulduğum için kadın arkadaşa "bu resimleri kaldırıp, sadece yazıyı burada paylaşsanız" nasıl olur, dedim? "Belki bizim örümcek kafalılar bir şey anlarlar" gibi bir şeyler yazdı.
        Bu hanıma ekli biri klavye çalan erkek, diğeri eğitimci dişi kişiler bana o arkadaşın nezninde paylaşılanı savunmaya başladılar. Demek istediğimi anlamadan, anlamak için düşünme zahmetine dahi katlanmadan çok iyiymiş, matahmış gibi.. Herkes görsünmüş.. Görselli paylaşmak (ben bilmiyorum ya! hatırlatıyor çalgıcı..) akılda daha çok kalırmış..vs..vs.. Sanırsınız ki dünyaya yayın yapıyor, 7 milyar insan pür dikkat kesilmiş, bunlar ne paylaşacak diye bekliyor, havalarındalar.. Sanırsınız bu üç kişi dünyayı kurtarmak üzereyken ben onlara engel oldum. Alt tarafı senin gibi düşünen 100-200 arkadaşına bu resmi gösteriyorsun. Hiç bişi yapamıyorsan o arkadaşlarına biraz saygın olsun. Yahu 16 yaşındaki bir kızın boynuna ip geçirilmiş ve belki 1 dk. sonra ipin ucunda sallanacak olması bana önce bunu düşündürür, insan bedeninin kutsiyetini düşünürüm. Hele ki bu hunharca öldürülecek-öldürülmüş bir insan bedeni olursa.. Bakmaktan imtina ederim ki bırakın paylaşmayı! Fırlatılmış alelade bir eşya gibi o bedene bakmak ne acıdır. Bunu çocuk ve gençler de pekala görüyorlar.. Her yerde (tv.internet,basın,medya..) çocuklar bunu görüyorlarmış savunmasının elle tutulur bir yanı yoktur. Ne feciki o kahredici görüntüler, genç dimağlara yerleşecek.. O görüntüler her iki tarafta bunu destekleyen kesimlerde de tekrar tekrar ŞİDDET'i çağrıştıracak ve yeniden doğuracaktır. Paylaştığımız her ıvır zıvırın bize sunulma şeklini iyi tahlil etmeliyiz. Facebook sayfamızdan -dünyaya olmasa bile arkadaşlarımıza karşı- biz sorumluyuz, orada yayınladıklarımızın vebali unutmamalıyız ki bizim boynumuzdadır. Tüm bunlardan bi haber olduğuna kanaat getirdiğim güya eğitimci kadın topa sonradan girse de nasıl can hıraş şiddeti savunuyor, anlamak mümkün değil. Gerçi AKP iktidarında yetişen hangi görüşlü olursa olsun, "eğitimci"payelilerin şiddeti seviyor olması, normal karşılamasını aklım almıyor. Ben böyle bir şey görmedim ve beni derinden etkileyen bu olayı burada blog yazılarımın arasına not olarak düşmek istedim. Bu resmin-görselin gençleri "şiddete daha çok alıştıracağı ve hatta yönlendireceği" ni söylemem kıyameti kopardı.
         Bu ülke insanı nereye gidiyor. Eski tabir ile okumuş insan ile cahili arasında bir fark kalmadı. Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise cahilin okumuşa öyküneceği yerde, okumuş insan cahile öykünüyor! Nereden buralara geldik, neden böyle bir toplum olduk, aklım bir türlü almıyor. Tahammülsüz, şiddet yanlısı, bencil, saygısız.. vs.. Çivisi çıktı bu ülkenin.. 10 seneyi aşkın Hükümet eden böyle bir yönetim ile bundan daha iyisi olamayacağını ben de biliyorum ama hiç olmazsa yerimizde saysaydık, patenaj yapsaydık da bu kadar GERİ gitmeseydik.


İsmail memiş
ikimayısikibinonüç
16:00