20 Mart 2012 Salı

ZORAKİ BİR BEŞİKTAŞ HABERİ




Önemli olan Avrupa ise (20.03.2012 tarihli www.hurriyet.com haberine dikkat!) o zaman hep bir ağızdan alkışlarla BE-ŞİK-TAŞ diyeceğiz!
Yoksa içerde kimisi derki; ben iyi bir aslan terbiyecisiyim, diğeri ise kanaryanın kafeste olanını aynı zamanda ciyaklayayanını severim, bir diğeri ise aga ben hamsiyi ızgarada tercih ederim, diyebilirler… İçeride kim kimi yerse-ısırırsa o bizi de pek ilgilendirmez! Ayrıca diğer güzide takımlarımızdan kimse diyemez ki; kartalın yahnisini severim, ızgarasını severim, şunu yaparım, bunu yaparım! Biliyorsunuz ki HER KUŞUN ETİ YENMEZ! Kartala bir şeyler yapabilmek için önce onu yakalamak ve yere kendi seviyene indirmek gerekir ki bunu bu güne kadar başarabilen çıkmadı, bundan sonra çıkmayacağı gibi ayrıca doğaya da aykırıdır. Çünkü KARTAL aslandan arta kalan artıkla, leşle beslenmez bir akbaba değildir! Kanarya gibi gagasının koğuğuna yetmeyecek bir yemle uğraşmaz, tıpkı denizde işaret parmağı büyüklüğündeki hamsi için pike yapmayacağı gibi.. Bu yüzden kartallar hep yüksekten uçar ve ufak yemler için dalışa geçmezler! Bunu hatırlatmamın nedeni ise diğer böyyük! takımlarımızın içi rahat olsun!  Kartallar genelde arkalarından konuşan “fareler” ve “yılanlar”la beslenir! Bu yüzden ben seni şu kadara yendim, uleyn ben seni nasıl atlattım, işte arenada ilk seni ben nasıl şeyettim, seni nasıl patlattım, nasıl gümlettim, vs..vs.. gibi.. 5 yaşındaki mahalle çocuğu ağzı ile bu güne kadar konuşmadı, konuşmaz da! Bu yüzden KARTAL üç büyük İstanbul takımından ikisini yumurta gibi eline alır, birbirine tokuşturur… Sonuçta ikisi de kırılır..
Avrupa BEŞİKTAŞ’ın işi,  işte bu yüzden alkışı hak ediyor. Alkışlarla…


İsmail Memiş
20mart12
13:20



16 Mart 2012 Cuma

DİLEK

DİLERİM KİMSE SEVMESİN SENİ..
HATTA KİMSEYİ SEVME SEN..
BEN SEVERİM SENİ
HİÇ ÜZÜLME SEN..


İsmail Memiş
13.03.2012
10:45




Not: Bunlar ciklet kağıdına yazılı birer mani..

13 Mart 2012 Salı

LAFIM SANA YOUTUBE! İYİ DİNLE!

           


       12mart2012 itibari ile 2. yütüp (youtube) hesabımın da içine edildiğini öğrenmiş bulunmaktayım! Ulan yutüp ben şimdi sana.. Neyse Allah bir yutube hesabını kapatırsa, bir başka yotube hesabını açarmış! Ben de öyle yaptım zaten.. Yeni bir hesap açtım.. Şimdi işin yoksa tekrar eski videoları oraya yükle.. Offf...Yandaki "link"  yeni yutüp hesabımdır.. İnatla devam ediyorum. Dünya bilsin!
       Şerefsiz yutub mademki bir iki video lisans korumalı, o videoları sil! Hesabımın tamamını neden kapatıyorsun, mal mısın arkadaş! Ha? Söyle nasıl bir MAL sın? Gitti 107 videom, 600.000 izleyici raytingim! Gitti de gitti! Ühü..Ühü..

İsmail Memiş
13mart12
14:00

NEDİM ŞENER VE AHMET ŞIK

                           Yapışık ikizler! AKP - Cemaat



12.03.2012 tarihi itibari ile tutuklu gazeteciler Nedim Şener ve Ahmet Şık tahliye edildi. Artık hükümet yanlısı olmayan bazı yorumcular tv.lere çıkıp, cemaat ile hükümetin arasının iyice açıldığını bir çatışmanın içinde olduklarını falan anlatıyorlar. Bilerek veya bilmeyerek bunları yapıyorlar.. Hükümet veya cemaat tarafı da bunlara çanak tutuyor sanki böyle söyleyenleri destekliyor gibiler.. Bu söylentilerin veya böyle bir ayrışmayı saptamanın hükümete ve cemaata yarar sağladığı kanısındayım.. Neden mi? Şöyle ki: Baştan beri hükümet ve artı cemaat tüm bu Ergenekon, balyoz, devrimci karargah, ıslak imza vs.. 3 yaşındaki çocukları kandırabilecekleri gerekçelerle oluşturulan bu tip davaların hedefini saptırmak için bu ayrışma uydurulmuştur. Neymiş, cemaat ile hükümet çatışıyormuş? Veya ayrı düşmüşler!! Ben bu tip açıklamaları hedef saptırması olarak görüyorum. Çünkü yarın gelir cemaat da “şahinler” “güvercinler” diye ikiye ayrılır! Yine hükümet de gün gelir bu şekilde ikiye ayrılırsa yada daha çok bölünürlerse ne olacak? Bu olayları kotaranlar ve Türk Vatanseverlerine sırf vatanlarını sevdikleri için hapislerde çürütenler en az 4 kola (parçaya) ayrılmış olacak.. Tabii böyle kalırsa.. bir bakmışsınız onlarda içlerinde radikal” “muhafazakar” diye ayrılırlar.. Bölünme devam ederse 4-8-16-32… Ve böylece amip gibi eşeyli-eşeysiz bölünecekler.. Peki böyle bir durumda tutuklu milletvekillerini, gazetecileri ve askerleri-paşaları gözünü kırpmadan, uyduruktan suçlarla içeri tıkanların kim olduğunu nasıl öğreneceğiz? Bölüne bölüne yok olacaklar veya karşımızda bu olayların sorumlusu olarak bir iki cemaatçi veya AKP’li kalırsa onlardan mı hesap soracağız? Hani nerede diğerleri, demeyecek miyiz? Bu yüzden ben baştan söylüyorum, yok öyle yağma!

İşte bu nedenlerden dolayıdır ki, bu Ülke düşmanlarının “gül” gibi geçinip giderken “Cemaat-AKP” veya “RTE” diye bölünmelerine kesinlikle müsaade etmeyelim! Bunların alayı aynı “torna”dan çıkmıştır. Biri neyse diğeri de odur! Bu güne kadar yedikleri içtikleri ayrı gitmedi, gitmez de.. Uyanalım ve düşmanın bu şekilde gözümüzün önünde bölünmesine, bölünerek yok olmasına müsaade etmeyelim. Bunların ve yandaşlarının bu amaçları için bizi kullanmalarına asla müsaade etmeyelim. Ve bilelim ki bunlar ilk Ergenekon-Balyoz tutuklamaları başladığında ağızlarının salyalarını tutamıyorlardı. Hepsi özellikle kayıtsız-şartsız “hükümet borazanı” görevinde olanlar ağızbirliği etmiş gibi tutukluların veya adı bu işlere bulaştırılanların üzerine salyalarını saçan öküz gibi böğürerek gidiyorlardı. Ancak ya misyonlarını tamamladıklarına inanıyorlar veya hedef küçültmek” için “çok muhterem, az insani” malum medyamızın ise ufak ufak “çark etme” ve “tornistan” yapmaya başladığını -ki bu onların Allah vergisi bir özelliğidir- rahatlıkla görebiliyoruz. Gözlerinin önündeki “mertek”i göremeyen bu güruh, birden her şeyin ayırdına varmaya başladı. Yoksa “mertek” gözlerine mi kaçtı acaba? Yoksa mümkün değil doğru yola gel(e)mezdi, bunlar... Esaslı bir şey olduğu kesin ama ne? Belki de yemleri pardon “yeşil dolar”ları az gelmeye başlamıştır, kim bilir!

Sonuç; dikkatli olalım, bu Ülke düşmanlarının gözümüzün önünde bölünerek “yok” olmalarına asla izin vermeyelim. AKP-Cemaat karşıtları ve yurtseverler olarak bu iki oluşumu bir arada tutalım, böyle bir bölünmeye, hedef saptırmaya dönük politikalarına alet olmayalım. Bunların ayrılmalarına, -bizi kullanarak- ayrı düşmelerine (yine biz) izin vermemeliyiz. Tüm bu süreçte 10 yıldır yaşananların müsebbibi bu iki, girift, iç içe geçmiş, iki elin parmakları gibi birbirine kenetlenmiş AKP-Cemaat yapısıdır. Hedef şaşırtmak, yaptıklarını unutturmaya dönük, aralarında “husumet oluştu”, “büyük görüş ayrılığı”, “hükümet ile cemaat arasında çatlak” gibi o çevrelerin uyduruk nedenlerle yaptıkları yaygaralara kanmayalım. Kananları ise uyaralım! Bunların yaptıklarını ve yapacaklarını ise hiçbir zaman unutmayalım, unutturmayalım!



EK: Ringten böyle uyduruk bir nedenle kaçmalarına izin vermiyoruz. Daha "raund" yeni başlıyor.. Yok öyle üç kuruşa beş köfte! 




İsmail Memiş

13mart12

13:30

10 Mart 2012 Cumartesi

ELBİSE DOLABI

SENSİZLİK ÖLÇÜSÜNDE ELBİSE DOLABI YAPTIRDIM
ARADA İÇİNE GİRİP OTURUYORUM.
KAPAKLARINI KAPATIP KARANLIKTA
SENİ DÜŞÜNÜYORUM.


BİRDEN ETEĞİNİN UCU BURNUMA DEĞİYOR
HAPŞIRIYORUM.
BİR ELBİSE DOLABI YAPTIRDIM
İÇİNDE UYUYORUM.

NOT: Sen çok yaşa Orhan Veli..

İsmail Memiş
10mart12
10:30




Not: Bunlar ciklet kağıdına yazılı birer mani..

8 Mart 2012 Perşembe

CHP _ Y-CHP _ MELDA ONUR _ 8 MART _ MUSTAFA UĞUR OKAY _ VS...



Siyah Saçlı CHP Manisa MV. Sakine Öz - Sarı Saçlı CHP İstanbul MV. Melda Onur


Eh işte az da olsa Salihli’ye Y-CHP’nin yeni “yıldız”ları yağmaya başladı.. Bunlardan biri de İstanbul/Beşiktaş Milletvekili Melda Onur.. Tanımıyoruz ya kendisini; dinlemek ve belki birkaç edeceği önemli sözlerini kaydetmek/öğrenebilmek amacı ile 8 Mart Emekçi Kadınlar gününde Salihli Belediyesinin düzenlediği panele katılmak üzere Salihli Belediyesi Tiyatro Salonuna gittim. Nereden de gittim, hay gitmez olaydım!
Y-CHP’nin bazı milletvekilleri gibi gökten zembille indiği için kim olduğu hakkında ister istemez bir merak duyuyordum. Birde basında “turuncu” renkli “sırt çantalı kadın milletvekili” imajını görmek  istedim!!.. Şükür merakımı giderdim!! Kim olduğunu, ne olduğunu (Y-CHP’li olduğunu ve Brüksel ile işleri sıkı tuttuğu izlenimi edindim.)  konuşmalarından anladım, ayrıca nasıl MV. yapıldığını da kendisi anlattı.. Meğer bu ablamız Kılıçdaroğlu’nun “sağ ve dinci” kolu Gürsel Tekin’in teklifi ve önerisi ile önce P.M.ye üye, sonra da MV. yapılıvermiş… Gökten zembille inmek diye buna derim ben! Helal olsun sana kız! Hem de Gürsel Tekin’in zembili herkese nasip olmaz!.. Konferans boyunca pek kadınlardan ve onların derin sorunlarından (dünya ölçeğinde müslüman kadınlardan, Irak’ta ırzına geçilen binlerce kadından,kuma, koca ve töre cinayetlerinden vs..) bahsetmedi zaten.. MV.miz pek kapalı alan toplantılarını sevmezmiş.. Genelde meydan toplantılarını, dışarılarda yapılan toplantıları tercih edermiş.. Kapalı alanda böyle dişe dokunur bir şeyler söyleyememişken, açık arazide kim bilir ne kadar atar, ne kadar konuşur, konuştuğu nereye gider, orası da ayrı..
Genel hava, bir arkadaşı ile konuşur gibi.. Derinlikten uzak, yüzeysel ve şakacı üslubu ile kısaca çalıştığı sektörleri (sektörünü hatırlamadığım bir sanayi kolunda, nakliyecilikte ve gazetecilikte..) kendi hayat hikayesini bizlere özetledi. Özellikle MV. Sakine Öz’ün de yinelediği gibi Melda Hanım HES protestolarına destek vermiş  miş..! Ayrıca Salihli'ye bahar aylarında tekrar "lale toplamaya" gelecekmiş.. Bir nevi LALE DEVRİ alışkanlığı bizim MV.lerimizde de devam ediyor, demek ki... Başka? Bir de Brüksel’e gitmişmiş (hatta oradan ayağının tozu ile buraya gelmiş, miş..), oraya tutuklu gazeteci ailelerinin mektuplarını götürmüşmüş… TBMM de ise çok yorucu ve sıkı çalışıyorlarmış ama gel gelelim bu AKP, 4+4+4 kanununda olduğu gibi hep kendine yontuyormuş, çok bencilmiş..! İşbirliğine yanaşmıyormuş! Yapma yav? Bak şimdi! AKP’yi 10 yıldan beri tanıyamadınız mı? Bu adamların zihniyeti bu! Bunu yeni mi öğrendiniz! Demiyor ki biz etkili bir muhalefet yapamıyoruz, bu yüzden bu haldeyiz.. Birçok verdiğimiz sözü tutamadık.. Örneğin CHP MV.lerinin YEMİN ETMEME gibi… AKP ile hapisteki MV.lerin özgürlükleri için imzalanan mutabakat gibi.. Sen böyle aptalca işlere imza at sonra da hapisteki gazeteciler için Brüksel’e mektup götür! Bürüksel kim ki sen ondan medet umuyorsun! Brüksel’in ve  "o" düşüncenin Türkiye üzerindeki emelleri belli değil mi? Bunları bilmiyor musunuz? (şimdi burada bir daha o Brüksel [lahanası değil!] "perverleri" anlatmayayım.. isteyen araştırıp bulabilir..) Olacak iş mi bu? CHP MV.liği bu mudur, yani? Yazık!
Daha önce ilçemize gelen ve konuşma yapan Muharrem İnce’nin 1/1000 i dahi olamaz.. Muharrem İnce en azından doğru şeyler söyledi, AKP’yi acımasızca eleştirmiş, yerden yere vurmuştu.. Birde %33 kadın kotasından bahsettiler, %50 olmasını Melda hanım çok istemiş,miş! Böyle kadın MV.lerimiz ise (Aaaaa! Bu AKP resmen kaka ayol!Hep kendi dediği olsun istiyor!) tarzı eleştirileri ile Y-CHP’nin yüzde otuzüç kadın kotasının kimlere ve nerelere gideceğinin acı bir göstergesi olarak zihnime kazındığını söylemeliyim!. Ben şahsen böyle milletvekilleri istemiyorum.Ne öyle o; biz çok çalışıyoruz ama AKP bizlere geçit vermiyor! Sizin gibi muhalefeti buldu, kaçırır mı tabii ki geçit vermez, bende olsam öyle yapardım! Sizler elinize geçen önemli fırsatları da "MV. emekliliği" uğruna (2 yıl parlamentoda görev yapan ömür boyu emekli oluyor!) harcadığınız gözümüzden kaçmadı, bilesiniz!
Melda Onur Hanım ve de Sakine Öz Hanım, konuşmaları boyunca, 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜnden çok uzaklarda, alakasız yerlerde gezinip durdular.. Ben ise bu anlatılanları tıpkı uyku öncesi dinlenen çocuk hikayeleri gibi dinledim. Aslında dinlemek zorunda kaldım, demeliyim.. Güne limon sıkmamak adına kendilerine hiç bir soru sormadım. Birkaç soru soran çıktı ama onlarda 8 Mart Emekçi Kadınlar günü ile alakalı değildi.. Birkaç öğretmen kendi kişisel denebilecek sorunlarından bahsettiler. Okullara TABLET dağıtılması, okullarda öğrencilere tavsiye edilen kitaplarla ilgili bilmem ne parası toplanıyormuş...Neden böyle oluyormuş gibi.. Sakine Hanım ise; bu konuda "Sayın Valimiz'le" görüştüm diyerek olayın öyle olmadığını anlatmaya çalıştı. Yani bir nevi AKP politikasını savundu. Atanmış kişiye ise Sayın Valimiz diye hitap etti. Eeee! Sen olacağına bak!..AKP'yi kendine benzetemez isen, AKP seni kendine benzetir, di mi kıymetli Y-CHP'liler!! Daha sonra bir iki yağlama yıkama sorusu daha geldi ve bitti. falan.. filan..
Velhasıl-ı kelam, Melda Onur’un Salihli konuşması, 8 Mart etkinliğinde verdiği konferans koca bir SIFIR! Olarak tarihe geçti… Ancak Salihli’ye gelmeden önce Allahtan gıgıl'lamış da Salihli ile ilgili bir blog bulmuş… Oradan kısa cümleler de okumayı ihmal etmedi!. Salihli’yi gıgıl'layacağına KADINLARIN SORUNLARINI gıgıl'lasan daha iyi olmaz mıydı, Melda Hanım? diyesim geldi ama limon sıkmamak adına sustum.. LALE DEVRİ'ne saklıyorum, o zaman konuşacağım..!
Neyse gelmeyenler üzülmesin çünkü hiçbir şey kaybetmediler.. En azından gelmemekle sinirleriniz sağlam kaldı..


                                           Salihli Belediye Başkanı Mustafa Uğur Okay


NOT: Salihli Bld.Bşk. Mustafa Uğur Okay her zamanki gibi, düzgün, anlaşılır, yerinde ve günün önemine binaen kendine yakışan bir konuşma yapmıştır.Biz en iyisi bir daha ki seçimlere Mustafa Bey'i milletvekili yapalım, olsun bitsin!  


İsmail Memiş
8mart12
17.45

5 Mart 2012 Pazartesi

BAHAR MI?



        Bahar ayları yaklaşmakta.. Bu yüzden güneşli günler güzelliklere gebe.. Sevinçlerin artması, topluma huzur gelmesi ve bizim de bundan nasibimize düşeni almamız gerekirken -ki bunun için baya ürkütücü nedenlerimiz var!- üzüntü ve sevinci aynı kefeye koyduğumuzda PATA-PAT geliyor! Eşit olunmasına rağmen sevinçlerin yine de üzüntüleri alt edememesi, üzüntülerin devamlı zeytinyağı gibi üste çıkması akıl alacak gibi değil...! 

       Neden?. Neden?. Bilinmeyen tarafı da burası işte.. Neden? Halbuki bahar geldi. Hatta bak kapıyı çalıyor! Komşu kızı değil ki bu bildiğimiz mevsimlerden bahar! Daha ne bekliyorsun, gir içeri Bahar, haydi...!

İsmail Memiş
05.03.2012
19:50 

1 Mart 2012 Perşembe

KAYIP ARANIYOR!

GÖLGEM GİBİ BANA HİÇ SARILMADIN,
BAKMADIN YA YÜZÜME!
TUTMADIN YA ELİMİ!

VE ÇOK SABRETTİM.
SONRA.. SONRASI,
KOYDUM CEBİME SEFALETİMİ
BEN SADECE.. KAYBETTİM..

İsmail Memiş
29.02.2012
09:15


Not: Bunlar ciklet kağıdına yazılı birer mani..

AKLIM SENDE!

                                                      Salihli Sokakları ve Çocuklar/2012


AKŞAM OLDU.
SOKAKTA OYUN BİTTİ..
ÇOCUKLAR "ELİM SENDE",
EVLERİNİN YOLUNU TUTTULAR..
BEN "AKLIM SENDE" DEDİM,
KAPATTIM KAPIYI!


İsmail Memiş
29.02.2012
09:00


Not: Bunlar ciklet kağıdına yazılı birer mani..