20 Ağustos 2011 Cumartesi

İZLENECEK YOL







              Türkiye Devleti 30 yıldır hala "nasıl bir yol izleyeceğini" bilemiyorsa.. Pes diyorum!... Terörün tek çözümü var. Bunu bir çok terör uzmanı ve emekli askerler, bazı akademisyenler sıkça dile getiriyor. Ben bir daha sıralayayım ki siz de hatırlamış olun:

1 - Önce sınır güvenliğini alacaksın,
2 - Kuzey Irak devletini bu pislikleri dağıtması ve kamplarını kapatması için hemen şimdi uyaracaksın,..
3 - Kuzey Irak'da ne kadar Türk firması varsa geri çağıracaksın, Türk menşeeli bir toplu iğne bile orada kalmayacak, petrol boru hattını ve sınırları kapatacaksın, ticareti keseceksin,
4- Kuzey Irak’daki yönetim sana büyük ihtimalle isteklerine cevap vermeyecektir. Akabinde ABD ile masaya oturup, "bıçağın kemiğe dayandığını" gerekirse savaşı da göze alarak anlatacaksın, masaya yumruğunu indireceksin, daha da ileri aşamada güya NATO üslerini, füze kalkanını önüne koyacaksın..
5- Aynı problemi PKK’nın bir numaralı destekçilerinden diğer “elebaşı” AB'ye de anlatacaksın. AB'ye üyeliği tamamen askıya alacaksın, gümrük birliğinden çıktığını açıklayacaksın..
6- Baktın her iki "cenah" da hala anlamamakta direniyor! Başka yollara gideceksin..
7 -Örneğin; NATO'dan çıkacağını, üsleri kapatacağını, Türk Hava Sahasının kullanılmayacağını, ABD ve diğer yabancı resmi veya gayri-resmi görevlilerinin Türkiye’de sıkı takibini yapacaksın, adım attırmayacaksın gibi tedbirlere başvuracaksın..
8 - Bu arada TSK ve Özel Harekat birimleri sınır ötesi (veya K.Irak işgali için..) hazırlığını yapacak, 2012 yılı Mart ayında Kuzey Irak'a (analarının tepelerine Mart karı yağdırmak üzere!) kimseye sormadan, bodoslama topyekün Silahlı Kuvvetlerinle gireceksin. Önüne kim gelirse "süpüreceksin", bu güne kadar verdiğimiz 30-40 bin şehide istinaden bir o kadar daha şehit vermeyi göze alıp, (son defa) Kuzey Irak'ı hallaç pamuğu gibi atacaksın!!..
9- Gerekirse ABD ordusu ile de savaşmaya hazır olacaksın.. Ha herru-ya merru.. Her gün ölmektense, bir kere ölürsün!
10 - 40 yaşın altındaki herkesi askere alacaksın..
11 - Kuzey Irak'da tampon bölge oluşturursun, bilmem kaçıncı paralel ile bilmem kaçıncı meridyen arasında -ADB'nin daha önce yaptığı gibi..- uçuşları, araç ile seyahati, hatta “koyun otlatmayı” dahi yasaklarsın... (tüm bunların masraflar içinse içeride vergileri, ÖTV’yi arttırırsın, gelirlerine göre gerekirse içeriden para toplarsın, ben gönüllü bir aylık maaşımı hatta daha fazlasını vermeye hazırım mesela, ama sonunda “iş” yani terör bitecek! yarıda kalmayacak..)
12 - Terör Örgütünün iç-dış “siyasi ilişkilerini” kestikten sonra tüm “parasal ilişkilerini” de kesersin..
13 - Paran yetmez ise Almanya'da çalışan vatandaşlarımızdan, Deniz Feneri misali para toplarsın ama geri vermek üzere! ve bu  “ikinci kurtuluşu" finanse edersin..
14 - Kuzey Irak'da ki terör örgütü yöneticileri başta olmak üzere teslim olmayanların hepsini bertaraf edersin yani öldürürsün, örgütün hafızasını ele geçirirsin, ve tüm ölülerini, teçhizatını, dokümanlarını, arşivini ibreti alem için filme alıp, tamamını tv.lerden “pirime time” da (istemezler ise zoraki..) yayınlatırsın..
15 - Kuzey Irak'ın işinin bittiğini ve sıranın içeriye geldiğini söylersin, ima edersin ki eşek değiller ya, herhalde anlarlar, birilerinin kulağına su kaçar..
16- İşte tam bu sırada İmralı'dan bir haber gelir, Apo’cuk kendini yatak çarşafı ile kapıya asmıştır!! Mefta olmuştur kendisi.. Bu haber “cuk” yerine oturur…
17 - Güney Doğu ve Doğu'da sıkıyönetim ilan edip bismillah! diyerek temizliğe başlarsın.. Bu temizlik esnasında “yabancı ajanları” ve “misyonerleri” en önemlisi de “Fetullahçıları” aradan çıkarıverirsin! Temizlik bu uzun sürebilir! Nerede biterse, orada bırakırsın! Bunu gören kendini "Kürt Halkı" diye tanıtıp, “barış”, “demokrasi”, “halkların kardeşliği” ayakları ile “özerklik” ilan eden, o şerefsizleri yakalarsın ve Silivri-2’ye doldurursun.. BDP ve onun öncesinin devamı niteliğinde olan bütün milletvekillerinin -emekli olanlarda dahil- TBMM emekli paralarına, maaşlarına ve bunlarla edindikleri mallarına el koyarsın..(Bunları gerekirse Şehit ve Gazilerimize dağıtırsın..)
18 - TV'lerin tamamında "Kürt Halkı", "sayın terörist başı" "kürt kimlliği" "özerklik" "iki halk", "halkların kardeşliği" gibi bölücü safsatası kelimeleri kullanan kürt şovenlere ve bunları öven yayınları yasaklarsın, uymayanlar için kanalı kapatma sebebi sayar, ağır yaptırımlar uygularsın.. (ya bu deveyi güdecekler, ya bu diyardan gidecekler!)..
19 - Güneydoğu sakinleyince oraya Türkçe okuma-yazma seferberliği, konut seferberliği başlatırsın. (Mesela "Işık Evleri"ni "Türk Işık Evleri" olarak değiştiren bir projeyi devreye sokarsın yada ona benzer şeyleri..) Artık İstanbul'a, Marmara Bölgesi’ne fabrika kurmayı yasaklarsın, fabrikaları güneydoğuya kaydırırsın, vergilerden muaf tutarsın, gerekirse Güneydoğunun tüm illerini birbirine bağlayan demiryollarını inşa edersin.. Batıdan gönüllü olarak topladığın emeklileri oraya yerleştirir ve halkı feodaliteden kurtarmak için eğitirsin..falan..falan...
20 - Al sana 2023 yılına kalmadan gelir dağılımını adaletli yapan, nispeten huzur ve barış ortamında yaşayan, işi, ekmeği olan bir Türkiye yaratmış, yeniden inşa etmiş olursun.. En başta ise hepimizin, Türk Milletinin tüm bunları isteyerek (katlanılması zor ve çekilmesi daha zor acıları çekeceğimizi bilerek) katlanır akabinde çok çalışırsak başarırız!
Ne demiş atalarımız: "TIRNAĞIN VAR İSE BAŞINI KAŞI" yoksa bekle (bir otuz yıl daha) o güzel başına daha neler geleceğini!!! 

        
İsmail Memiş
20.08.2011
20.01

19 Ağustos 2011 Cuma

HAYDİEE! BİR-İKİ, BİR-İKİ SOMALİ'YE, BİR-İKİ!!


         




          Bugün akşam haberleri izlemek için televizyonu (Habertürk) açtım ki, bir de ne göreyim?.. Somali'ye çıkarma yapan pek kıymetli mega sanatçılarımızdan Ajda Pekkan hanımefendinin burnuna mikrofonu dayamışlar, bir yandan sıcaktan olacak, "ben buralara hangi gazla geldim" der gibi bakışlar, silikonlardan olsa gerek neredeyse üfleyip püfleyecek, makyaj ise aktı akacak.. (Ama merak etmesin RTE kesinlikle bu yapılanları unutmaz, sizler, kıçımın kenarı sanatçılar, ağzınızı açık tutun gökten her an mama yağabilir!..) Mega Starımız mikrofona yumuşak bir ton'da (sıcaktan herhal..) Somaliye gelmekten büyük "keyif" aldığını söyledi.Tabii ya orası sayfiye bölgesi.. Zaten keyif almak için gidiyorsun değil mi?  (Kadıncağız sıcağı görünce Bodrum mu zannet ne! Bu yüzden "keyf" almış olmalı.) Bizim buralarda bir deyim vardır, onu söylemeden geçemiyeceğim: "Keyf eşekte olur" derler.. (Bu keyf veya keyif sözcüğünü olur olmaz kullanan kişilerin alnının ortasına içimden parmağım ile dürtmek geliyor. Kim ne derse desin.)
           Sonra bir başka sahne... Bir kaç eli yüzü düzgün, (Somali protokolden birilerinin eşleri de olabilir veya alelacele bunlar da "aç Somalili" diye bizim heyete yutturmaya çalışıyor da olabilirler!..) temiz sayılabilecek giyimli kadınlarla heyetin yine büyük sanatçılarından biri Sertab Erener ile mega Ajda Pekkan hoplaya zıplaya şarkı söylüyorlar! Sanırsın ki oraya konser vermeye gitmişler. Bunlarda sevenleri, kendilerini havalimanında karşılamışlar, konser salonuna kadar bekleyememişler ve hemen oracıkta şarkı söyletiyorlar! Aman yarabbi! Yaptıkları resmen şebeklik! Batı tarafından sömürüle sömürüle dramatik bir yokoluşa doğru hızla ilerleyen Somali'ye oynamaya mı gittiler yada orada son yüzyılın sefaleti ve açlığının hüküm sürdüğünü kendilerine söyleyen olmadı mı acaba? Belki de böylelikle Somali'ye moral veriyorlardır, kim bilir? Sonra Somalli'nin ki canda bizim şehitlerimizin ki patlıcan mı diye düşünüyorsun. Sen Türkiye'de şehitler, gaziler için kılını kıpırdatma Somaliye (konsere.. pardon!) yardıma koş! Keşke Türkiye'de de şehit cenazelerinde böyle hoplayıp, zıplayıp şarkı söyleseler, bizde dinlesek, şehit yakınları da üzüntülerini böylece atmış olsalardı, ne kadar iyi olurdu değil mi? Acımızı hafifletirlerdi, teskin olurduk en azından..
          Bunun ardından tekrar medarı iftiharımız Ajda Pekkan hanımefendi, temkinli bir şekilde Somalili bir çocuktan uzak duruyor ama elinde bisküvi midir, çukulata mıdır nedir, bir paket ve onu çocuğun önüne koymaya çalışıyor. Eee! kardeşim o kadar uzak durursan o yiyecek paketini çocuğa nasıl vereceksin? Neyse çocuğun kucağına atar gibi bıraktı ve sağ eliyle de aynen "okşar gibi" çocuğun kafasının 1/8'ine elini dokundurması ile çekmesi bir oldu. Cısss! Mega sanatçımız, kimselerin yapamayacağı, hatta yapmaya cesaret dahi edemiyeceği çok önemli bu görevide yerine getirmiş oldu. Zor oldu ama bunu bileğinin hakkıyla başardı, bence kendisine üstün hizçmet madalyası vermek lazım! Maşallah bu hanımefendi bu kadar zor görevleri arkası arkasına yerine getirdi. Bilgisayar oyunu gibi!! İnanılmaz! Nasıl başardı, valla bravo! Sanki köpeğin önüne yemek koyuyor, hırlayıp elini ısırmasın diye bırakıp, kaçacak.. O derece yani!!.. A be kızım sen neden sığındığın yada kendini tecrit ettiğin boğaz sırtlarındaki malikanenden dışarı çıkarsın, bırak dışarıyı bir de Somaliye gelirsin! Sende hiç akıl yokmu? Böyle bilmediğin, tanımadığın alışık olmadığın, güya yardım yada RTE'nin karizmasını düzeltmesine yardımcı olmak için peşine takılıp, oralara kadar gidersin. Otur oturduğun yerde.. Bilmediğin diyarlara gitme.. Sen sen ol bundan böyle İstanbul, Bodrum ve Nice'den başka bir yere sakın gitme yoksa seni "ham" yaparlar!!! Yada gitmeden önce lütfet de GATA yı bir ziyaret orada gazilerimiz üzerinde bir alıştırma yap ki böyle müşkülpesent durumda kalma, elin ülkesinde...
          Gelelim havalimanının bir diğer köşesine; orada da yere çömelmiş vaziyette RTE'nın kızı, (ismini hatırlamıyorum) yanında aynı şekilde eşi Berat Albayrak. (şu Çalık Grubunun CEO'su olan damadı mı onu da tam bilmiyorum.) Damat beyin elinde bir kraker poşeti (markası Ülker'in mi acaba?) içinden çıkardığı krakerleri, yere oturmuş, siyahi Somalili çocuğun ağzına itina ile bırakıyor. Bunlarda Ajda Hanım gibi çocuğa ne çok uzaklar ne de çok yakınlar.. Çok yaklaşırlarsa, ısırır, cırmalar diye mi korkuyorlar, anlamadım? Yine yavru bir köpek besler gibi elindeki krakerleri tek tek yediriyor, yerde oturan -tv. de gördüğümüz perişan Somalili çocuklara göre- nispeten iyi durumda ki bu çocuğa.. Ayıp olmayacağını bilse herhalde eline krakerleri dökecek ve çocuğa ağzı ile alıp yemesini isteyecek.. Çünkü böyle yaptığı takdirde işi uzun sürecek gibi.. İşte böyle..
          Belki de ben yanlış görmüş olabilirim veya kamera açıları hatalı idi ne bileyim...Bunu tam olarak çözemedim, ama "beyaz cam"da görünen bu.. ("cam" kameranın kısaltılmışı değil, bildiğimiz kırılan "cam" anlamında!!)
           Derken ben de fazla dayanamadım.. Bir haller oldu, mideme....Yüzyılın sanatçısı Nihat doğan ise bir şeyler anlatıyor kamera arada bir uçağın kanadını gösteriyo, Muazzez Ersoy'un ise ne yapacağını görmek için daha fazla (bekleyemedim) dayanamadım ve kusmak için lavobonun yolunu tuttum. Böğğğğggtttt!!!

İsmail Memiş
19.08.2011
21.10

RTE'NİN TERÖRE CEVABI..



14.08.2011 -Başbakan : “Ramazan nedeniyle sabrediyoruz”
17.08.2011 -Hain saldırı ve 12 Şehit haberini alınca;
17.06.2011 -Başbakan; “Ramazanla ilgili sabrımız tükenmiştir”
17.08.2011 gecesi boşaltılmış bir kaç hedefi (güya sınır ötesi harekat yapıyormuş gibi..) uçaklarla bombalamak!! Peh! Dostlar alışverişte görsün! Dünyanın en büyük yalancısı ABD'nin, şıracı olan BOP Eş Başkanı.. Olacak o kadar!!

Tüm bu gelişmelerden sonra;

Terör Örgütü ise sormuş,
-Adın ne?
-Mülayim!
-Sert olsan ne yazar" diye cevap vermiş olabilir mi?
Olabilir, terör örgütünün ağzı torba değil ki büzesin!!! Bir tarafını b(d)üzsen, bir tarafından patlak verir!

7 Ağustos 2011 Pazar

K I Y A S (CHP Genel Başkanları ve RTE)

 


"Başbakanın 1 Milyar Doları var." Rahmi Koç
"Başbakanın 1 Milyar Doları var." Tuncay Özkan
"Başbakanın İsviçre'de 8 ayrı banka nesabı var! Wikileaks Belgeleri (ABD Büyükelçisi Edelman, 30.12.2004)


      Şimdi bunlar sadece bir söylentiden ibaret değildir. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Birbirinden alakasız bir gazeteci, bir iş adamı ve bir ABD Büyükelçisi bunları (bi taraflarından uydurup) söylememiştir. Bu kişiler birbirleri ile siyasi bağı bulunamayacak kadar zıt kutuplardadır. Bu insanların dillendirdikleri bu iddianın kanıtı ise RTE'nin bu kişilere karşı dava açmamasıdır. "Kendi üslubunca cezalandırma" yoluna gitmesinin (birini Silivriye göndermesi..) anlamı işte burada yatar. Bu yazıda ihalelerden alınan komisyonları, yandaşların zengin edilmesini, çocuklarına açılan elmas dükkanlarını, alınan gemicikleri, damadına devletin parası ile aldığı medya imparatorluğunundan, TEKEL'in satışından, TÜPRAŞ'ın satışından bahsetmiyorum bile... Bu paranın (1 Milyar Doların) 2011 yılı itibari ile 10 yıllık bir iktidar boyunca kaça katladığını ben hiç yazmıyayım.. Siz hesap edin! Sadece birbiri ile alakasız bu üç ayrı kişinin net ve açık beyanları var ki bunlardan Tuncay Özkan'ın başına ne geldiğini hepimiz biliyoruz. Diğer ikisine ise RTE'nin "dişlerini geçiremediği" apaçık ortadadır.Yoksa şimdiye kadar onları da içeri tıktırırdı!

Yazının başlığına boşuna KIYAS demedik, işte KIYAS:

Sırasıyla CHP'nin GENEL BAŞKANLARI;
 
1 Mustafa Kemal Atatürk 11 Eylül 1923 10 Kasım 1938

Celal Bayar * 10 Kasım 1938 26 Aralık 1938       (GEÇİCİ GNL. BAŞKAN)
İsmet İnönü 26 Aralık 1938 8 Mayıs 1972
Kamil Kırıkoğlu * 8 Mayıs 1972 14 Mayıs 1972   (GEÇİCİ GNL. BAŞKAN) 
3 Bülent Ecevit 14 Mayıs 1972 30 Ekim 1980
Mustafa Üstündağ * 30 Ekim 1980 16 Ekim 1981 (GEÇİCİ GNL. BAŞKAN)
4 Deniz Baykal 9 Eylül 1992 18 Şubat 1995
5 Hikmet Çetin 18 Şubat 1995 11 Eylül 1995
Deniz Baykal 11 Eylül 1995 22 Nisan 1999
Cevdet Selvi * 22 Nisan 1999 23 Mayıs 1999      (GEÇİCİ GNL. BAŞKAN)
6 Altan Öymen 23 Mayıs 1999 30 Eylül 2000
Deniz Baykal 30 Eylül 2000 10 Mayıs 2010
Cevdet Selvi * 10 Mayıs 2010 22 Mayıs 2010      (GEÇİCİ GNL. BAŞKAN)
7 Kemal Kılıçdaroğlu 22 Mayıs 2010 
              Şimdi gelelim en acıklı soruya....

              Onlarca yıl TEK PARTİ olarak bu Ülkeyi yönetmiş, Cumhuriyetin Kurucusu olan CHP'nin 9 Eylül 1923 yılında kurulmasının hemen ardından sırasıyla genel başkanlık yapanların isimleri (geçici genel başkanlarda olmak üzere) yukarıya sıraladım. Sıfırdan bu ülkeyi var etmiş, bir yerde bu ülkenin sahibi olan CHP'nin tüm genel başkanların mal varlıklarını toplasak ve alt alta yazsak acaba RTE'nin son 10 yılda edindiği mal varlığına yetişebilir mi?
İşte halk olarak önce bunu kendimize sormamız gerekir. Bunu sorabildiğimiz zaman bu belayı başımızdan def etmiş oluruz. Önemli olan bu soruyu sorabilmektir. Ülkeyi kuran ve uzun süre tek başına yöneten CHP'nin 7 genel başkanın mı mal varlığı daha çoktur, yoksa son 10 yıldır bir şekilde iktidarda gelip-çöreklenen RTE'nin mi mal varlığı daha fazladır?
 
(Not: Yazık! 80 yıllık CHP'nin Genel Başkanlarını toplasak bir RTE bile etmez! Siz (CHP) hiç mi nasıl çalınıp-çırpılır konusunda bir belediyede dahi staj yap(a)madınız! Çok yazık!)

İsmail Memiş
07.08.2011
16.05