11 Haziran 2011 Cumartesi

SEÇİM KONUSU


              Kendi adıma konuşayım, tanıyanlar, takip edenler bilir, ben hiç (bir siyasi parti için) partizan bir yaklaşım içinde olmadım. Karşımdaki ne kadar partizanca tavır almışsa, bende o kadar almışımdır. Karşımdaki kendi tarafı olduğu siyasi partiyi eleştirebiliyorsa ona saygı duyarım. Körü körüne takım tutar gibi siyasi taraf gösterilmez. Gerektiğinde düşüncelerim ile bağdaşmayanı -gönül verdiğim parti de olsa- eleştirmişimdir. İşte bu yüzden daha çok "kurumlar"a oy verilmesi taraftarıyım. Çünkü birden ortaya çıkan, anlamsız vaadlerde bulunan, bizleri nereye götüreceği belli olmayan, yeni yüzlerin ve insanların doluştuğu, içleri başka dışları başka olan, bir gömlek çıkarıp başka bir gömlek giyen, sık sık makyaj değiştiren şahsiyetleri çok defalar hayretler içinde izledim, izlediniz.
             Tarladaki ot gibi rüsgar estiğinde yönünü ve yatış şeklini hiç bir zaman değiştirmeyeceksin. Heangi siyasi fikri savunursa savunsun; 2 metrelik "mezuro" gibi olacağına, 30 cm.lik "cetvel" gibi olanın her zaman başımın üzerinde yeri vardır. Demokrasilerde çareyi tüketirsen, çıkış yolu bırakmaz isen, (çıkarcı grupları ayrı tutuyorum) "sürü psikolojisi" adlı bilimsel deyim gereği, halkımızın oylarına bu tip insanlar -maalesef- mazhar olmuşlardır. En yakın örneği herkes biliyor, Tekrarlamaya gerek yok. Ne vaadle gelip, neler dedikleri ve neler yaptıkları -görmek isteyenler için- apaçık, ortada duruyor..
            Onun için daha dün doğmuş, nereden geldiği belli olmayan "pörtdedenek" şapkadan çıkartılan tavşan gibi önümüze konan, kimin nesi kimin fesi olduğu belli olmayan partiler yerine, kurumsal olarak bir geleneğin, bir oturmuşluğun, bir adabın özellikle de Türkiyemizin ve Cumhuriyet değerlerinin temsilcisi, yılmaz savunucusu olanları (ufak-tefek değişiklikler gösterseler de) her zaman yeğlerim ve yeğlemişimdir.


İsmail Memiş
11.06.2011
12.30

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder